21 Ağustos'ta toplanan AK Parti MYK'sı, partinin kurucu Genel Başkanı Tayyip Erdoğan'ın halefi olarak Ahmet Davutoğlu'nun parti genel başkanlığı ve başbakanlık görevine layık gördü. Elbette ki, bu tarihi vazife için önerilebilecek AK Parti kadroları içerisinden başka siyasi figürler de mevcuttu. Tüm ihtimaller arasında Davutoğlu isminin diğer adaylara göre parti tabanı ve yönetim kurullarında öne çıkma sebeplerinin kavranması, Erdoğan döneminden miras kalan AK Parti vizyonunun daha net anlaşılmasına da vesile olacaktır.
Her şeyden önce Ahmet Davutoğlu entelektüel birikimi ve küresel vizyonu ile AK Parti'nin değerler üzerine kurulu siyaset anlayışının devamını sağlayacak bir isim olacaktır. AK Parti'nin seçmenler nezdinde en başarılı olduğu alanlar sorulduğunda, sağlık hizmetleri ve ekonomideki dinamizm, genelde dış politikadan da önemli görünmektedir.
Türkiye'nin hala gelişmekte olan bir ülke kategorisinde değerlendirildiği düşünülürse, parti liderliğine kalkınma ve ekonomik büyüme ile özdeşleşmiş bir isim öne çıkabilirdi. Ancak, gerek bakanlıklar ve gerekse belediyeler seviyesinde AK Parti'nin dengeli ve istikrarlı kalkınma planları zaten değişik kadrolar vesilesiyle sürdürülmektedir.
Türkiye'nin eriştiği bölgesel güç statüsü çerçevesinde, Davutoğlu ile özdeşleşen değerler siyasetine vurgu yapılması AK Parti tabanı için daha anlamlı görülmektedir. Özellikle bu anayasal ve demokratik değerlerin önemi çerçevesinde, Ahmet Davutoğlu Türkiye'deki siyasi sistem için büyük bir tehdit olan Gülenci paralel yapıya karşı hukuki mücadeledeki kararlılıktan taviz verilmeyeceği iradesini de ifade etmektedir. Davutoğlu'nun anayasal ilkeler ve hukukun üstünlüğü konusundaki tavrı bilindiği için 17 Aralık'tan beri paralel yapının hedefinde Başbakan Erdoğan'dan sonraki en önemli isimlerden birisi olması da tesadüfi değildir. Davutoğlu, son 12 yıldır, Erdoğan liderliğinde Türk dış politikasına yön veren haysiyetli dış politika ve vicdan diplomasisinin uygulayıcısı ve sözcüsü olarak, kendi dar cemaatlerinin ve örgütlerinin menfaatini Türkiye'nin çıkarlarından daha önde gören Gülen örgütünün komplolarının hedefindeki isimlerin başında gelmekteydi. Ona karşı yapılan seviyesiz saldırılara karşı AK Parti kadroları bu tercih ile Davutoğlu diplomasisinin her yönüyle AK Parti hükümeti ve Türkiye Cumhuriyeti devletinin iradesini yansıtan bir diplomasi olduğunu da tekrar beyan etmiş oldular.
Ahmet Davutoğlu, AK Parti'nin kurulmasına giden süreçte partinin ana ilkelerine yön veren entelektüellerden birisi olarak, güçlü bir parti aidiyeti olan ve partinin temsil ettiği fikri kimliği hakkıyla temsil eden bir isimdir. Bu fikir, kimlik ve tecrübe birliğinden dolayı, AK Parti kadrolarını adeta bir orkestra şefi maharetiyle çalıştırabilecek müktesebata sahip, sadakat, liyakat ve ehliyet kriterleri arasındaki dengeyi çok iyi kurabilecek bir adaydır. Davutoğlu'nun, tıpkı selefi Erdoğan gibi çok iyi bir dinleyici olup, parti istişare heyetlerini başarıyla çalıştırıp, istifade edecek bir isim olması sebebiyle, AK Parti'deki birikimden azami derecede yaralanabilecek bir mekanizmaya da başkanlık edecektir.
Bu anlamda, Davutoğlu, AK Parti'deki ortak akıl ve tarihi tecrübeyi yoğurup, Cumhurbaşkanı Erdoğan'la uyum içinde çalışıp, onun hayalini kurduğu "Yeni Türkiye" vizyonunu hayata geçirmeye katkı verecek en uygun isim olacaktır.
Ahmet Davutoğlu'nun bir akademisyen ve mektepli olarak meziyetleri de yeni hükümette çok önemli işlevler görecek ve hükümetin başarısına katkıda bulunacaktır. Zira Davutoğlu, AK Parti'li olmayan fikir adamları ve kanaat önderleriyle diyalog kurup, onların da tavsiye ve hasbıhaline kulak verebilecek, Türkiye'nin entelektüel sermayesini "Yeni Türkiye" vizyonuyla buluşturabilecek bir donanıma sahiptir.
Türkiye'nin de ötesinde, dünyanın diğer ülkelerindeki kamuoyu önderleri, akademisyenler ve düşünürlerle yakın dostluğu olan birisi olarak Ahmet Davutoğlu'nun başbakanlığı Türkiye'nin uluslararası vizyonu ve imajına kuşkusuz katkıda bulunacaktır. Dahası, onun küresel ilişkileri makro düzeyde kavrama yeteneği, Türkiye için mutlaka bir artı olacaktır.
Bu bağlamda, tıpkı Erdoğan gibi, Davutoğlu, çok iyi bildiği ve emek harcadığı bir bölge olan Osmanlı hinterlandındaki milletlerin sıkıntılarını anlayacak ve çözüm geliştirebilecek, onların umudu olabilecek bir güvenilirliğe ve saygınlığa da sahip olduğu için yeni AK Parti genel başkanı ve başbakan olmaya layık görülmüştür. Daha da önemlisi, Davutoğlu başbakanlığındaki AK Parti hükümeti, Kürt sorunun ortadan kalkması için başlatılan çözüm sürecini devam ettirecek kararlılığa ve birikime sahip olacaktır.
Tayyip Erdoğan gibi artık başarısı bir efsane olmuş bir tarihi kişiliğin bıraktığı liderlik boşluğunu doldurmak hiçbir AK Parti'li bakan ve milletvekili için kolay değildir. Zaten Tayyip Erdoğan yeni gelen liderin kendi kişilik ve liderlik tarzını bu makama taşımasını istemekte, ondan yeni bir Tayyip Erdoğan olmasını beklememektedir. Üstelik Tayyip Erdoğan'ın kendisi de cumhurbaşkanlığı makamında yeni hükümetin başbakanına destek olup, Türkiye'ye hizmet etmeye devam edecektir. Bu açılardan bakıldığında, hitabeti, birikimi, uluslararası konulara hâkimiyeti, sempatisi, kişisel özellikleriyle Ahmet Davutoğlu, AK Parti siyasi kadroları içerisinde genel başkanlık makamının hakkını verecek ve daha başlangıçta bu makama ağırlığını koyabilecek en ideal isimdir.